Cumartesi, Temmuz 21, 2012
Güzelleme
Aslında, "Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim"i yazacaktım, sonra beklemediğim bir hızla tükendi.
Kısmet güzelleme'ye imiş, bazı şiirler ilk mısra'larınca kıymetli, sanırım ikisi de öyle bunların. Neyse:
Güzelleme
Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
Bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
Bak bu sensin çocuğum enine boyuna
Bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
Sabahlara kadar koynumda yatmışsın
Bak bende yalan yok vallahi billahi
Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur
İşe bak sen gözlerin de burda
Gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
İyi ki burda yoksa ben ne yapardım
Bak çocuğum kolların işte çıplak işte
Bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
Gözlerin sabahın sekizinde bana açık
Ne günah işlediysek yarı yarıya
Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
Bunların konuşması olur öpülmesi olur
Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
Vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu
Üç kulaç öteden İstanbul gidiyordu
Uzanmış seni usulca öpmüştüm
Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu.
Cemal Süreya
Cuma, Temmuz 20, 2012
SERVİ / GÜL
Acı yeşil bir orman servinin içi
ne çıkar kopkoyu kırmızıysan gül!
Ne gül uzak serviye
ne servi sanıldığı kadar uzun
gül yanıyor,
yaza dokunacaklar birlikte
ağzının kenarından okunan
ipeksi bir hatırası olacak gülün de.
Servi gecenin ortağı: acı kül
gül bir güneşle yıkanmış; gündüz
demiyor, gece demiyor, açıyor
sana bir hayal bıraktım, servi
senin ışığına âşığım, gül.
Birhan Keskin
Birhan Keskin
Çarşamba, Temmuz 18, 2012
Pazartesi, Temmuz 16, 2012
Gidiş
Senin gözlerin benim gerçeğim
(sendeki telaşa onlarla inandım)
bakmıyor bana, benden uzakta.
Aramızdaki mesafede gerilen
bir teli inletiyorum seninle
sesi ben duyuyorum tek,
bir şey duyduğu yok kimsenin
benden başka.
Bir hülyanın hatırasında
kasıp kavuruyorum kendimi
diyorlar ki, hayat yalandır,
aşk da.
Nasıl inanırım, o;
olmak istemiş de olmamış
bir yarım nefes gibi şuramda.
Sana dokunamayacak kadar
ürkek kalmış olduğum mesafeden
dön / erken sen
önce ayaklarının gerçekliğine inandır beni,
inanmak istesem de
senin gidişin yalandır bende.
Birhan Keskin
Çarşamba, Temmuz 11, 2012
Iyeoka Söylemiş Simply Falling Aq.
Bir Kadın bana söylemeden ölmeyeyim listesinden:
Simply Falling. there goes my heart again
all of this time i thought we were pretending
nothing looks the same when your eyes are open
now you're playing these games to keep my heartbeat spinning
you show me love, you show me love
you show me everything my heart is capable of
you reshape me like butterfly origami
you have broken into my heart
this time i feel the blues have departed
nothing can keep me away from this feeling
i know i am simply falling for you
i'm taking time to envision where your heart is
and justify why you're gone for the moment
i tumble sometimes, looking for sunshine
and you know this is right when you look into my eyes
you show me love, you show me love
you show me everything my heart is capable of
and now i can't break away from this fire that we started
there my heart goes again
in your arms i'm falling deeper
and there's nothing to break me away from this
Simply Falling. there goes my heart again
all of this time i thought we were pretending
nothing looks the same when your eyes are open
now you're playing these games to keep my heartbeat spinning
you show me love, you show me love
you show me everything my heart is capable of
you reshape me like butterfly origami
you have broken into my heart
this time i feel the blues have departed
nothing can keep me away from this feeling
i know i am simply falling for you
i'm taking time to envision where your heart is
and justify why you're gone for the moment
i tumble sometimes, looking for sunshine
and you know this is right when you look into my eyes
you show me love, you show me love
you show me everything my heart is capable of
and now i can't break away from this fire that we started
there my heart goes again
in your arms i'm falling deeper
and there's nothing to break me away from this
Irma Söylüyor I Know Aq.
iyiden iyiye depresyon belirtileri biliyorum ama, irma, i know, sonra buika, la falsa moneda belki.
i'd like to tell you just a word
i am so sorry to disturb
you may be thhinking i'm a fool
i heard you tell you don't care
i heard you think it loud and clear
it doesn't make me proud of you
i know you time is precious
but give me just a second
i need to straighten things out with you
you blew my hopes and dreams away
and there is not a single day
i don't fear the worst because of you
i know that it's not a dream
i saw, yeah i saw your scheme
i know you
i know
i wonder if there's a justice
when i look right into your eyes
those feeling never lie
my only weapon is this song
and you won't have to sing along
this is the story of my life
i know that it's not a dream
i saw, yeah i saw your scheme
i know you
i know
i know
i know that it's not a dream
i saw, yeah i saw your scheme
i know you
i know
i'd like to tell you just a word
i am so sorry to disturb
you may be thhinking i'm a fool
i heard you tell you don't care
i heard you think it loud and clear
it doesn't make me proud of you
i know you time is precious
but give me just a second
i need to straighten things out with you
you blew my hopes and dreams away
and there is not a single day
i don't fear the worst because of you
i know that it's not a dream
i saw, yeah i saw your scheme
i know you
i know
i wonder if there's a justice
when i look right into your eyes
those feeling never lie
my only weapon is this song
and you won't have to sing along
this is the story of my life
i know that it's not a dream
i saw, yeah i saw your scheme
i know you
i know
i know
i know that it's not a dream
i saw, yeah i saw your scheme
i know you
i know
Cuma, Temmuz 06, 2012
Kader: Konya'da: Uğur'unu Sikiyim Lan
Uğur: Söyle lan ne söyliceksen!
- Söylesene lan!
- Söylesene lan!
Bekir: Böyle yapma...
Uğur - Nası yapma lan! Nası yapma.
- Kendini de beni de ne hale soktuğunu görmüyor musun lan!!?
- Hiç GURUR YOK MU LAN SENDE!!? HİÇ UTANMAZ MISIN! ERKEK DEĞİL MİSİN LAN SEN, ERKEK DEĞİL MİSİN!
Bekir: Uğur
Uğur: UĞURUNU SİKİYİM LAN, AĞZINA SIÇIYIM.
- KAÇ ZAMAN OLDU LAN, BU KAÇINCI. KAÇ DEFA KONUŞMADIK MI, KAÇ DEFA KONUŞMADIK MI LAN! DAHA KAÇ DEFA KONUŞALIM, SÖYLENECEK NE KALDI LAN ŞEREFSİZ!
Bekir: Uğur.. Sensiz olmuyo...
.....
.........
- Söylesene lan!
- Söylesene lan!
Bekir: Böyle yapma...
Uğur - Nası yapma lan! Nası yapma.
- Kendini de beni de ne hale soktuğunu görmüyor musun lan!!?
- Hiç GURUR YOK MU LAN SENDE!!? HİÇ UTANMAZ MISIN! ERKEK DEĞİL MİSİN LAN SEN, ERKEK DEĞİL MİSİN!
Bekir: Uğur
Uğur: UĞURUNU SİKİYİM LAN, AĞZINA SIÇIYIM.
- KAÇ ZAMAN OLDU LAN, BU KAÇINCI. KAÇ DEFA KONUŞMADIK MI, KAÇ DEFA KONUŞMADIK MI LAN! DAHA KAÇ DEFA KONUŞALIM, SÖYLENECEK NE KALDI LAN ŞEREFSİZ!
Bekir: Uğur.. Sensiz olmuyo...
.....
.........
Kader: Son Sahne: Yazıkmış, Kılmış, Tüymüş
Uğur: Neden geldin?
Bekir: Biliyosun.
- Ne diyim ben şimdi sana?
- Hiçbir şey deme, bir tek kalmama izin ver yeter, bak söz veriyorum bu sefer hiçbir şeye karışmayacam.
- Kaç defa denedik biliyosun, nasıl inanayım sana?
- Söz veriyorum, eğer durmazsam kovarsın.
- Ya bela çıkarırsan?
- Çıkarmam.
- Ya çıkarırsan?
- Çıkarmam ya, baktım olmuyo, bir kenarda kafama sıkarım!
- Manyak manyak konuşma!
- Eğer sıkmazsam siksinler! Benim de bir gururum var be.
- Gördük. Son defasında bütün Konya’yı ayağa kaldırıp gittin.
- Sen de aşağılama bizi, o taa ne zamandı.
- Ben dönmenden yanayım. Artık iki çocuk babasısın.
- Bunu yapma bana.
- Sen de yapma, benim için hava hoş, iyi bile olur. Ama insaniyetli olmaz. Sana da yazık, ailene de!
- Sen de anla artık başka yolu yok bunun. Yazıkmış, kılmış, tüymüş hepsi hesap edildi bunların ya, her şeye hazırım diyorum sana. De ki iyilik ediyorsun, de ki sevap işliyorsun, herkesin inandığı bir şey vardır bu amına koyduğumun hayatında. Benimkisi de sensin, ne yapıyim!
Geçen gece çocuk hastaydı. İlacı bitmiş, almak için dışarı çıktım. Sağa sola saldırıp nöbetçi eczane arıyoruz. Birden durup dururken içim cız etti. Bi baktım gene aynı karın ağrısı. Öyle özlemişim ki seni. Dönerken bir meyhane gördüm. Bi tek içeri girdiğimi hatırlıyorum, bi de rakıya yumulduğumu. Arkasından en az dört cigaralık. Sonra gözümü bi açtım, karşıdan karlı dağlar geçiyor. Bi daha açtım, başımda bi çocuk; “Kalk abi” diyor “Kars’a geldik”. Otobüsten indim, yürümeye başladım. Dedim: “Allahım nerdeyim ben, burası neresi?”. Sonra güç bela burayı buldum.
Kapının önünde durup düşündüm.
Dedim, “Bekir, bu kapı ahiret kapısı, burası sırat köprüsü, bu sefer de geçersen bi daha geri dönemezsin.”. “İyi düşün” dedim. Düşündüm, düşündüm, ama olmadı, dönemedim. Sonra “Bak oğlum” dedim kendi kendime. “Yolu yok, çekeceksin, isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. Yol belli, eğ başını, uslu uslu yürü şimdi.”
Bekir: Biliyosun.
- Ne diyim ben şimdi sana?
- Hiçbir şey deme, bir tek kalmama izin ver yeter, bak söz veriyorum bu sefer hiçbir şeye karışmayacam.
- Kaç defa denedik biliyosun, nasıl inanayım sana?
- Söz veriyorum, eğer durmazsam kovarsın.
- Ya bela çıkarırsan?
- Çıkarmam.
- Ya çıkarırsan?
- Çıkarmam ya, baktım olmuyo, bir kenarda kafama sıkarım!
- Manyak manyak konuşma!
- Eğer sıkmazsam siksinler! Benim de bir gururum var be.
- Gördük. Son defasında bütün Konya’yı ayağa kaldırıp gittin.
- Sen de aşağılama bizi, o taa ne zamandı.
- Ben dönmenden yanayım. Artık iki çocuk babasısın.
- Bunu yapma bana.
- Sen de yapma, benim için hava hoş, iyi bile olur. Ama insaniyetli olmaz. Sana da yazık, ailene de!
- Sen de anla artık başka yolu yok bunun. Yazıkmış, kılmış, tüymüş hepsi hesap edildi bunların ya, her şeye hazırım diyorum sana. De ki iyilik ediyorsun, de ki sevap işliyorsun, herkesin inandığı bir şey vardır bu amına koyduğumun hayatında. Benimkisi de sensin, ne yapıyim!
Geçen gece çocuk hastaydı. İlacı bitmiş, almak için dışarı çıktım. Sağa sola saldırıp nöbetçi eczane arıyoruz. Birden durup dururken içim cız etti. Bi baktım gene aynı karın ağrısı. Öyle özlemişim ki seni. Dönerken bir meyhane gördüm. Bi tek içeri girdiğimi hatırlıyorum, bi de rakıya yumulduğumu. Arkasından en az dört cigaralık. Sonra gözümü bi açtım, karşıdan karlı dağlar geçiyor. Bi daha açtım, başımda bi çocuk; “Kalk abi” diyor “Kars’a geldik”. Otobüsten indim, yürümeye başladım. Dedim: “Allahım nerdeyim ben, burası neresi?”. Sonra güç bela burayı buldum.
Kapının önünde durup düşündüm.
Dedim, “Bekir, bu kapı ahiret kapısı, burası sırat köprüsü, bu sefer de geçersen bi daha geri dönemezsin.”. “İyi düşün” dedim. Düşündüm, düşündüm, ama olmadı, dönemedim. Sonra “Bak oğlum” dedim kendi kendime. “Yolu yok, çekeceksin, isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. Yol belli, eğ başını, uslu uslu yürü şimdi.”
Salı, Temmuz 03, 2012
Allah Gebertenlerin En Hayırlısıdır
50. o gece
Kurtuluş Parkı’nda yaprak dökümü. Hava açık. Yıldızlar yere yakın. Taş atsak bir ikisini düşürebiliriz. Neden olmaz diye soruyorum. Mutsuz oluruz diyorsun. Herkes mutlu olacak diye bir kural yok biz de mutsuz olalım. Birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Sanki az önce, orada bir yerde, kaybettiği anahtarlığı arar gibi.
Emrah Serbes
Kurtuluş Parkı’nda yaprak dökümü. Hava açık. Yıldızlar yere yakın. Taş atsak bir ikisini düşürebiliriz. Neden olmaz diye soruyorum. Mutsuz oluruz diyorsun. Herkes mutlu olacak diye bir kural yok biz de mutsuz olalım. Birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Sanki az önce, orada bir yerde, kaybettiği anahtarlığı arar gibi.
Emrah Serbes
Pazartesi, Temmuz 02, 2012
Salı, Haziran 26, 2012
Dağlara Çıkmak
Bu şiiri bir kadından öğrendim. Bir kısmını duydum, gerisini okudum.
Kalbim dursun, beynim esrikleşsin ve tükensin diye çok dua buyurdum.
Yorgundum, yoktum.
varsa bir hakikat senle ben arasında
ben ordan geçiyorum
hakikatle, yani yalnızca senin ve benim aramda
her şekilde oturabiliyorsam karşında böyle hiç
durmadan
işte böyle
dalgınlığı, dargınlığı hırka gibi üstümde taşıyorsam
sen ve benim aramda olduğundandır
ben bunca yıl bir başıma
taşıdıysam kendimi oralardan buralara
senin ve benim aramızda bir aşk olduğundandır
bir aşk çocukluğumdan kalma
elimden ot yiyen kuzulardan
dağlara çıktığım,dağlardan indiğim günlerden kalma
bin altı yüz kilometre mesafeden
sarı incecik telli saçlarımla
oralardan buralara taşıdığım bir aşk
şimdi oğlumun olan ellerimden
ve senin olan her yerimden kalma
bir aşk
böyle bir aşk o incecik saçlarla taşındıysa benim
tarafımdan
şahidim ki allah vardır
bir kalbi bir başka kalbe bağlayan
olmazı olduran,bir yangını durduran
kalbi bütün kötülüklerden arındıran
seni bana beni sana örtü kılan
yaralayan, yaraları onduran bir aşkı olduran
bütün dünyayı bir an için durduran
allah vardır senle benim aramda
sen ve benim aramda
olanlar saymakla bitmez
ekonomik kriz var senle benim aramda
kıbrıs harekatı, seksen ihtilali, marmara depremi
ikiz kuleler, kurtlar vadisi, beşik kertmesi
hepsi bir aşk uğruna oldu biliyorum
yalnızca bir aşk
seni bana baktıran,yüzümü senle dolduran
kaşımı kaş yapan
gözümü göz
alnımı açık
gerisi allah kerim!
Melek Aslanbenzer
Pazar, Mayıs 27, 2012
"What has to be explained is" by Wilhelm Reich
-
“What has to be explained is not the fact that the man who is hungry steals or the fact that the man who is exploited strikes, but why the majority of those who are hungry don’t steal and why the majority of those who are exploited don’t strike.” Wilhelm Reich, The Mass Psychology of Fascism, trans. V. R. Carpagnano (Harmondsworth: Penguin, 1975)
“What has to be explained is not the fact that the man who is hungry steals or the fact that the man who is exploited strikes, but why the majority of those who are hungry don’t steal and why the majority of those who are exploited don’t strike.” Wilhelm Reich, The Mass Psychology of Fascism, trans. V. R. Carpagnano (Harmondsworth: Penguin, 1975)
Pazartesi, Nisan 30, 2012
Perşembe, Nisan 26, 2012
Hünkar'ın Çörekleri
Aksaray'a yakın Dindirek Köyü'nden biri, Hünkar'a teslim olmuştu. Hünkar'ı görmeyi arzulayınca halis buğday unundan çörekler yaptırır, onları getirir, armağan sunar, oturur, sohber eder, sonra köyüne dönerdi. Bir eyyam kıtlık oldu. Bu erin de eli daraldı, ziyarete varamadı. Derken eline biraz dünyalık geçti, onunla buğday unu aldı, çörek yaptırdı, ziyarete gitti. Hünkar, az çok ne bulursan alıp gelsen ne olurdu dedi, meğer dostu dosttan ayıran ancak çörekmiş.
Perşembe, Mart 22, 2012
80'ler Gençlerimiz
Pazar, Mart 18, 2012
1974 Yapımı Kürtleri Anlatan Belgesel
Gerçekten muhteşem görüntüler, marşlar ve şarkılar.
Söylemi görmek ve anlamak için önemli.
Söylemi görmek ve anlamak için önemli.
Cuma, Mart 16, 2012
Salı, Mart 13, 2012
Sonbaharla Seni
Autumn Moon on the Tama River,
Tamagawa, Akinotsuki,
Tamagawa, Akinotsuki,
sonbaharla seni
aynı güzel he'yle ünledik
allah'ım!
Kütahya Mebusu Nuri Bey'in Tiradıdır
Cumartesi, Mart 10, 2012
Hassan Beg
"bir kızgınlık anında,
katledilmesin diye,
Hassan Beg'i bize çağırdık."
the colossus,
francisco de goya y lucientes
_
İstediği adam olamamak korkusu vardı. Oysa ki etrafındakiler tarafından ölesiye beğeniliyor ve fakat bununla övünmüyor, övgüyü hakediyor ama ustaca latifeleri görmezsek tevazuyu elden bırakmıyordu. Gel gör ki, çalkantılı yaşam talebi, pek çok zaman kalemiyye sınıfının o ücretli tahriklerine yenik düşerdi. Adamı şehirden şehire savurdu bu tahrikler. Büyüklerin aç kalındıkta limon dahi satılabileceği veya çöpçü dahi olunsa en iyi çöpçü olunması gerektiğine ilişkin öğütleri ona pek uzaktı. Ancak hayatı biraz olsun, nasıl derler, bohem yaşama isteği, babadan kalma yerleşikçiliğine ve garanticiliğine mağlup oldu. Olmaktaydı da diyebiliriz.
Kendisini aciz hissettiği zamanlardan korkuyordu. Muhtemelen yalnızlıktan da... Halbuki ademoğlu böyledir. Güçsüzlük ruhunun bir yerlerindedir onun. Son tahlilde yalnızdır da... Güçlü diye bildiklerimiz de, güçsüzlüklerini gizlemeyi en iyi becerebilenler değil mi? Bu adamın bir sosyal fobik olmadığı kesindi aslında. Yine de zayıf görünmekten onun kadar ürken pek azdı.
Bir gün onunla konuşurken mühim bir şey farkettim. Bu korku onu esir almıyordu. Aksine, korkusuyla yaşamaktan memnun gibiydi. Evet, acziyet ve yenilmişlik fikrinden hazzediyordu. Bunu yaparken bir nevi fakir edebiyatı içinde olduğunu da sanmıyorum. Yaşadığı veya yaşadığını varsaydığı iniş çıkışlarla mutluydu adam. Hasan Beg'i Hasan yapan bu gayrimemnuniyetti.
***
Yassin'den Hassan'a
Yasin Arslantaş
Cuma, Mart 09, 2012
Yerleşik Bir Düzene
"sonunda ben de onlar gibi aptallaştım, lüks lambasının ışığında yediğimiz yemeklerin iyi olduğundan, insanın kendi evinde oturmasının yararlarından söz ettim. nazmi de bana, 'alay mı ediyorsun?' demedi. ben de ona, 'nedir senin bu durumun?' demedim. birbirimize bir şey demedik."
oğuz atay
Hayat kısa abim hakkın var. Bu saatten sonra ne cebinden tavşan çıkaracağı var, ne şapkamıza talih kuşu konacağı. Hayat kısa abim hakkın var. Aması da var.
Aradım yoklardasın. Yenge Hanım açtı bir zaman, taksitleri bitirirmişsiniz, bebeler Allah hikmeti bir güzellikle hızla büyüyorlar piç olmaya. Belki o yavşak bıyıklı kıvırcık dekan gibi siz de gönderirsiniz kızlarınızı piyano derslerine. Sonra onlarda başlarlar deveden bakmaya bizim gibilere. Ne güzel olmaz. Belki iki fakir oğlan gelip, el-aman derlerse sen de anlatırsın onlara ne çok okuduğunu, her gün bir kitap bitirdiğini filanlar. Ağzını bükerek şaşırırsın, fakirlerin ağzından çıkan isimlerin büyüklüğüne. Nerden duydular, ne okudular sormazsın bile, iki kitap verirsin kollarının altına, ki sana büyük tanıdıklarından bedavaya gelmiştir o da, gönderirsin. Yolları nere çıkar umursamazsın, not almış gibi yaparsın bir dilekleri vardıysa da, Allah korusun orospu çocuğu birini de kültür bakanı bile yaparsın belki sonra. Namazların giderek bir banknotçuluğa evrilir; bir bayrakçık olur; isminin yanında taşırsan sana nakit olarak dönebilecek bir pazuband belki. Yazılışını da bilmem, yeşil sahalardan duyduğumla.
Ama sen duyduğunda hükmetme abim.
Buraları bencileyin mahsus mahal bilmişsin. Bilme. Ciwan'ın bir sesi vardır, Feyruşe'nin yazdığı onun ilk dörtlüğünde halimin tasviri pek dillicedir. Ovaya düşmüşüm dağlıyım, sıcak basar, usanırım, dilleri könlümü okşamaz, başımda ağrı yapar.
Halbuki sizinki öyle mi, maşaallah diyordur muhakkak, cami çıkışlarında, bakkal sigaralarında, manav seçiciliğinde, pidecide, berberde; "bizim oğlan paraları bir katladı, bankalar arayıp deyorlarmış buna; 'aman efendim onca parayı bize yatırman öte banka da biraz nasiplensin zihninizin semerinden." Şişinerek veriyormuş ceketini tutan çocuğun bir lirasını. Anneniz kim bilir ne duacıdır, belki mutfak robotu filan almışsınızdır kendilerine. Kız kardeşlerinize arada yüzer biner yolluyorsunuzdur sürpriz olsun diye. Ne severler kim bilir sizi, bayramlarda en çok tatlı ikram edilen, ilk hatrı sorulan sizsinizdir sayın abim. Yenge Hanım da gizliden söylüyordur kendine ne akıllı kadınım ben diye, siz gibi eş seçmiş kolay mı.
Ama sen yalanı farket sayın abim.
Hayat kısa, bunca idealizme gerek olmadığı muhakkak, Allah büyük, Hızır hazır, huzur isyanda. Sizinkini kınamıyorum, talih herkese kızları piyano dersi alan dört başı mamur bir orta sınıf yavşaklığı nasip etmez. Bence bolca semirin ve ardınızı düşünmeyin, bir süre sonra sizden borç isteyecek babanıza dahi gıcık olacaksınız nasılsa. Bunlarda sorgulanacak birşey yok, buyurduğunuz üzre Allah istiyor.
Belki biz çok yanlış gelmişiz.
Ne zaman pes ettin, korkuyla ve aşkla ve cesaretle ve öfkeyle yerinden kalkmak, doğrulmak, bağırmak, uzanmak yerine, Yenge Hanım'la kanepe rengi seçmeye bilmiyorum. Hoş onu da seçmez ona bırakırsın ya. Evin yeri, dolabın rengi, halının oyası, götlerin boyası hiç birine karışmaz hanıma bırakırsın. Ne zaman karar verdin Hanım'a bırakılacak bir dünya için didinmeye bilmiyorum. Doğduğunda piç olacak ve onun bunun karısını kızını hamile bırakacak, ya da her önüne gelenin altına yatacak çocuklar için mi vazgeçtin ömrünün baharından. Ağır mı geliyordu, kıvırcık saçlı yavşak bıyıklı dekanın seni eziklemesi. Bu böyle sayın abim, tarladan yeni çıkmış bir aile, üveysi meşrep olsa para etmez bu yezid'lerin loş ışıklı hollerinde.
Yazmak istedim çün, sen yazmıştın beni kalemiyye sınıfının tahrikleri celbettiğinde. Yazmasam olmazdı. İşte kimine padişahlık kimine perişanlık nasip edermiş, benim bahtım perişanlıkmış, yerimizi bildik. Kedi kovalayıp çöpe eğilmediğim için şükrediyorum ben. Kafi anam babam. Bir de biriktirdiğimle arkası tuğralı siyah bir doğan alacağım inşallah, banka bordro soruyor, ya da bir kefil.
Sen kendine, nerede bir muhabbette 'kefil' kelimesi geçse, ateş basacak bir hayat seçmişsin sayın abim. Yenge hayatını kurmuş inşallah.
Artvinden bildiremedim; "birîndar kirim xerîbiyê / ez ji xwe re kuştim xerîbiyê / min bese jivê eziyetiyê / berêm kete vê beriyê."
Uzağın oralardayım.
Pazartesi, Mart 05, 2012
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)