Perşembe, Kasım 22, 2007

deplasmanda plasebo


allah'ım kaderimde anarşi ve protesto
antidepresanlar ve içi boş bir gardırop
ne de çok yer kaplıyor mesela al pacino
yardımın gerekiyor kadıköy'deyim stop.

allah'ım kaderim bu sentimental ambargo:
alternatif referans potansiyel salvo yok,
sadece klostrofobi, hicran türbülans ve şok;
cariyeler çekilmiş yeraltına cumburlop.

allah'ım kaderimi sen yazdın sen bilirsin
kalbim oyuncak mı ne, ne kolay kırılıyor?
"deplasmandır bu dünya" diyor albino şeyhim
plasebo yutturuyor bana depresif doktor.

allah'ım kaderimden şikayetçi değilim
aksine bahtiyarım evrende bana da rol
verdiğin için şahsen, allah'ım bizler senin
falsolu kullarınız, n'olur bizden razı ol.

murat menteş

hatırlat da haziranın sonlarında çocukluğumu yakalım


Sen beni öpersen belki de ben Fransız olurum

Şehre inerim bir sinema yağmura çalar
Otomobil icad olunur Zarifoğlu ölür
Dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.

-Senegalliler dahil değil.

Sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
Çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
O vakit bir sûfiyi tül darplarla gebertebilirsin
Hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin.

-Yoksa seni rahatsız mı ettim?

Sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
Ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmak
Elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
Elbette gayet rasyoneldir attan atlamak.

-Freud diye bir şey yoktur!

Sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
Belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
Bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
Yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.

-Haydi iç de çay koyayım.

Ah Muhsin Ünlü