Salı, Şubat 03, 2009

Söyleneni Yalanlama

-

Bize söyleneni yalanlamamayı çok önce öğrettiler. Bir mırıldanma başlatamayacak kadar korkak ve kaybedecek birşeyleri olduğunu sanan insanlar olana dek biz, susturdular, susturulduk, sustuk. Ama artık dedi sonra çıkıp birisi, artık bir tuvalde bir dev olacak ve hüzünlü bir geçmişe doğru bir göz süzüş. Öyle mi? Yaptırmazlar, ettirmezler, güneye inerler.

Dün kafkas dağlarında yıllardır gizli kalmış bir türkü buldum. Bulduğumda toz olmak üzreydi. Üfürdüm uçurdum, söylettim gürcü kadınlara, ağlattım oğlanları ırmak kenarında. Oysa, bulutlardan güneşi görmeyeli yarım yıl olmuştu ve daha da göremeyeceğe benzerdi. Türküyü duyunca, dağlara yürümek geçti içimden. Midemde krampların çürümüşlüğü ve kadın sesini bırakarak, bir ufacık kuş çarpması gibi göğsüme, yürümek geldi içimden o en bayraksız yere. Orada benimle bir dünya kurmayacaktık, herşeyi yeni baştan yapmayacaktık. Yaşayacaktık be oğlum işte yaşayacaktık.

Yeşilin koyu halinde nasıl derin bir hüzün vardır, o yeşil tüm yüzünü mahcup bir sıcaklıkla boyar ve köy banyolarının sobayla ısınan kokusu, misket oynamanın verdiği çukurluk, ütüp ütüp kaçmanın verdiği heyecan, gülerken yalnız bir azınlığın yüzünde patlayan tokat! Artık çıkılmayan dağ köylerinde kimin ne emekle yaptığını ağladığınız merdivenden geçerken düşünün. O savaşlardan sonra annesinin köyünden sürülen o kadının ölümünü. Sınırlar kalksa da bir sıla görsek heyecanında, doksanında 'maşallah' diyen rum kadınını. Oğulları itin götüne sokulan, imparatorluktan köpekliğe düşen bir ülkenin halini düşünün. Yaptırmazlar diye kendi kendimizi kurduğumuzu ve nasıl bir hüzünle, kaybettiğimiz vatanı özleyerek kafamızı yastığa koyduğumuz anı düşünün. intihar etmiyorsak bu bizim mertliğimizdir. yeniden özlemim.

Artık öyle yeşil olmadığını söylediler. Siyahlara boyanıp dağları aşmak için hazırlandım. Sınırları kaldırdım ve ölmek için vatan aradım. Çünkü bu köpeklik, bu kemikyalayıcılığı midemi bulandırıyor. Ben o özlemin ilk pusulası olayım. O özlemin ilk kendini kesişi. Bu gün olmazsa olmaz, yarın var, on yıl sonrası, yüzyıl sonrası, bin yıl ötesi var!

Kıl çadırlardan kaçmış gibiyim.
Bize Dün Yeşilin Artık öyle yeşil olmadığını söylediler.


-

Hiç yorum yok: