Salı, Ocak 27, 2009

Soğuk

-

içim o kadar soğudu ki. yarınlara diye biriktirdiğim mutluluğun meğer hepsi boşluğa birer mum dikmekmiş. karanlık gibi bilindik bir şey de değil ki bu. ülser ediyor adamı. her sesde insan iki büklüm mü çıkar. dikkat edin ablalarım insan olan insandan söylüyorum.

bu, dünün biriktirdiği bir kese mutluluk dedi ya adem, ben elimle şöyle bir tutup yoklamıştım hani, dedim ki gerçekten öyle mi. cevap vermemişti. biz hiç boğaz yolunda karı götürmedik diye mi küçümsüyorsun bizi bilemedim. bizi derken, beni diyemediğimden. evet der gibi ukala bir kafa hareketiyle yanıtladı, ben çalıntıdan düşürdüğüm sigaramı havaya doğru yaktım. gözlerim yandı. bacağım kırılıyordu az daha. sonra kızgınlığımın nedenini düşündüm iki büklüm.

böyle olacak adam değildim geyiği yapar mıyım bilmiyorum. ama yapsam kızmazsınız ya. hakkaten böyle değildim, bana baktılar mı, yaşayacaksın derlerdi, dilenci kızlar, yaşamalı derdi, ninem bilmemneyin kuyruğunda. ben severdim çünkü ninemi, dedemi severdim. onu da sevdim üstelik, harcadım varımı yoğumu, biriktirip biriktirip zamanlarımı harcadım, dakika saat demeden düşünmeden harcadım, ama yetmedi mi. ben yetmediği için mi hala seviyorum seni. beni bıraksan gitmez miyim yani.

ölmem mümkün, ama niye işte, niye durduk yere omuzlarda yükselmek isteği. ağlamak güzel oysa, sorumululuklarına inat birşeyler yapmak çocuk işi değil aksine koca adam işiymiş, anasını avradını deyip işin ödevin, anasını avradını deyip, kadehleri dört nala sürmeli herkesten gizli. bardağı bardağa kırdırmalı, bardağı duvara kırdırmalı.

hayrettin iyi ki vardın da bildik ne yapacağız bu kafalarımızı.


-

Hiç yorum yok: