-
"Musul, Türkiye'yle birleşmek istiyor" mealindeki spot cümlesiyle bir rapor yayınlayan Amerikalı Think-Tank kuruluşu, Özallı yıllardan sonra entellektüel konuşkanlarımız tekrar, Federasyon, Konfederasyon terimlerinin uçuştuğu cümleler kurmaya başladılar.
Türkçe internet kaynaklarında, bu iki terimin de ansiklopedik bir açıklaması yoktu, Blackwell'in Siyaset Bilimi Ansiklopedisi'nden bu eksikliği gidermeye çalışacağım:
*
Federalizm (Federalism): Ülkesel alanın siyasal örgütlenmesinin bir biçimi. Federal yöntemde birlik ve bölgesel farklılık, tek bir siyasal sistem içinde uzlaştırılır. İktidar, bölgesel ve hükümetler arasında her birinin varlığı ve otoritesi anayasal açıdan güvence altına alınacak biçimde bölüştürülür. Federal sistemi öbürlerinden ayıran temel özellikleri, otoritenin en az iki hükümet düzeyi arasında bölünmesi ile bütünlük ve bölgesel farklılıkların bir arada varolmasıdır.
Federalizmin kesin tanımına ilişkin geniş akademik tartışmalar yapılmıştır. Bu tartışmalar, federalizmin özünün sözleşme ve anayasalcılık kavramlarında, otoritenin bölüşülmesine ilişkin yasal ve siyasal yapılarda, merkeziyetçi olmayan siyasal süreçlerde, çoğulcu ideolojide, yoksa çoğulculuğa ülkesel bir boyut kazandıran temel toplumsal, iktisadi ve siyasal olgularda mı olduğu konusundaki savları da içerir.
Terimin kapsayıcı ya da sınırlı tanımlarını savunanlar arasında da farklar vardır.
Kimi akademisyenler (örneğin Riker, Durchocek), geniş ve kapsamlı bir tanımdan yana savlar öne sürmektedir. Bu tanım, bir ölçüde iç özerklik öğesi taşıyan, geçmişte ve günümüzde her biri kendine özgü bir tarzda farklı federasyon öğelerini kapsar. Yüksek derecede merkezi olan Sovyetler Birliği ve bazı Latin Amerika ülkelerinden eskil dünyada karşımıza çıkan, merkezi kurumlaşmadan yoksun çevreselleşmiş (periferal) federasyonlara değin geniş bir yelpazeyi içerir. Günümüzde yaklaşık iki düzine ülke bu sınıflandırmaya dahildir. Dünya'nın en büyük ülkeleri, dünya topraklarının yarısı ve dünya nüfusunun üçte birinden çoğunu kapsayan bir kategoridir. Genellikle anılan örnekler arasında, ABD - Kanada, Meksika, Venezuela, Brezilya, Arjantin, Avusturya, Almanya, İsviçre, (eski) SSCB, (eski) Çekoslovakya ve Yugoslavya, Hindistan, Pakistan, Malezya, Avustralya, Nijerya ve Kamerun sayılabilir.
Bu örnekler, isimleri dışında, pek az ortak özelliğe sahiptir. Bu nedenle bazı akademisyen (örneğin Wheare; Sawer), terimin daha dar tanımlanmasını savunmuştur. Bu tanım, Birleşik Devletler, İsviçre, Kanada ve Avustralya gibi daha temel bir dizi örneğe dayalıdır. Bu yaklaşım, ne merkezi, ne de bölgesel hükümet düzeninin yasal ya da siyasal bağlamda bir diğerine hiç tabi olmaması kavramını , temel federal ilke olarak tanımlar. Bu açıdan federal sistemler, tekçi ve konfederatif hükümet sistemleriyle karşılaştırılır. Tekçi sistemlerde alt hükümet birimleri merkezi hükümete bağlıdır; konfederatif sistemlerdeyse sistemi oluşturan eyalet hükümetlerinin delegelerinden oluşan merkezi hükümet, eyaletlere tabidir (başka bir deyişle, üst-alt ilişkisinin model anlamda karşıt olduğu tekçi ve konfederatif sistemlere karşılık federasyonlarda yatay ilişki temel ilkedir). Bu bağlamda federalizm, iktidarın aşırı merkezileşmesiyle gevşek konfederatif yapı arasında bir uzlaşma noktası gibi görülür. Bu yapı, ortak sorunları halletmeye yönelik etkin merkezi iktidarlarla bölgesel özerklik ve ayırıcı niteliklerin korunmasını bir arada bünyesinde toplar. Bu biçimde kavranan federal siyasal sistemler, hiyerarşik ademi merkeziyet sistemleri değildir. Tam tersine, otoritenin yayılarak bağımsız ama etkileşim ve ilişki içindeki merkezlere dağıldığı merkezi olmayan sistemlerdir. Hem bağımsızlık, hem karşılıklı bağımlılık; hem rekabet, hem de işbirliği, federasyon sistemlerinde genel ve bölgesel hükümetler arasındaki ilişkilere ayırıcı niteliğini verir.
Yukarıdaki dar anlamda federasyonlara ayırıcı niteliğini veren özellikler arasında şunlar sayılabilir:
Bogdanor, Vernon. 1999. Blackwell'in Siyaset Bilimi Ansiklopedisi. İstanbul: Ümit Yay.
Federalizmin kesin tanımına ilişkin geniş akademik tartışmalar yapılmıştır. Bu tartışmalar, federalizmin özünün sözleşme ve anayasalcılık kavramlarında, otoritenin bölüşülmesine ilişkin yasal ve siyasal yapılarda, merkeziyetçi olmayan siyasal süreçlerde, çoğulcu ideolojide, yoksa çoğulculuğa ülkesel bir boyut kazandıran temel toplumsal, iktisadi ve siyasal olgularda mı olduğu konusundaki savları da içerir.
Terimin kapsayıcı ya da sınırlı tanımlarını savunanlar arasında da farklar vardır.
Kimi akademisyenler (örneğin Riker, Durchocek), geniş ve kapsamlı bir tanımdan yana savlar öne sürmektedir. Bu tanım, bir ölçüde iç özerklik öğesi taşıyan, geçmişte ve günümüzde her biri kendine özgü bir tarzda farklı federasyon öğelerini kapsar. Yüksek derecede merkezi olan Sovyetler Birliği ve bazı Latin Amerika ülkelerinden eskil dünyada karşımıza çıkan, merkezi kurumlaşmadan yoksun çevreselleşmiş (periferal) federasyonlara değin geniş bir yelpazeyi içerir. Günümüzde yaklaşık iki düzine ülke bu sınıflandırmaya dahildir. Dünya'nın en büyük ülkeleri, dünya topraklarının yarısı ve dünya nüfusunun üçte birinden çoğunu kapsayan bir kategoridir. Genellikle anılan örnekler arasında, ABD - Kanada, Meksika, Venezuela, Brezilya, Arjantin, Avusturya, Almanya, İsviçre, (eski) SSCB, (eski) Çekoslovakya ve Yugoslavya, Hindistan, Pakistan, Malezya, Avustralya, Nijerya ve Kamerun sayılabilir.
Bu örnekler, isimleri dışında, pek az ortak özelliğe sahiptir. Bu nedenle bazı akademisyen (örneğin Wheare; Sawer), terimin daha dar tanımlanmasını savunmuştur. Bu tanım, Birleşik Devletler, İsviçre, Kanada ve Avustralya gibi daha temel bir dizi örneğe dayalıdır. Bu yaklaşım, ne merkezi, ne de bölgesel hükümet düzeninin yasal ya da siyasal bağlamda bir diğerine hiç tabi olmaması kavramını , temel federal ilke olarak tanımlar. Bu açıdan federal sistemler, tekçi ve konfederatif hükümet sistemleriyle karşılaştırılır. Tekçi sistemlerde alt hükümet birimleri merkezi hükümete bağlıdır; konfederatif sistemlerdeyse sistemi oluşturan eyalet hükümetlerinin delegelerinden oluşan merkezi hükümet, eyaletlere tabidir (başka bir deyişle, üst-alt ilişkisinin model anlamda karşıt olduğu tekçi ve konfederatif sistemlere karşılık federasyonlarda yatay ilişki temel ilkedir). Bu bağlamda federalizm, iktidarın aşırı merkezileşmesiyle gevşek konfederatif yapı arasında bir uzlaşma noktası gibi görülür. Bu yapı, ortak sorunları halletmeye yönelik etkin merkezi iktidarlarla bölgesel özerklik ve ayırıcı niteliklerin korunmasını bir arada bünyesinde toplar. Bu biçimde kavranan federal siyasal sistemler, hiyerarşik ademi merkeziyet sistemleri değildir. Tam tersine, otoritenin yayılarak bağımsız ama etkileşim ve ilişki içindeki merkezlere dağıldığı merkezi olmayan sistemlerdir. Hem bağımsızlık, hem karşılıklı bağımlılık; hem rekabet, hem de işbirliği, federasyon sistemlerinde genel ve bölgesel hükümetler arasındaki ilişkilere ayırıcı niteliğini verir.
Yukarıdaki dar anlamda federasyonlara ayırıcı niteliğini veren özellikler arasında şunlar sayılabilir:
- İkili hükümet düzeni: genel bir hükümet ve genellikle eyalet adı verilen bölgesel hükümetler; her biri anayasal düzen içinde kendi yerine sahiptir; yurttaşlarca doğrudan seçilir; yasama, yönetim ve vergilendirme yoluyla kendi yurttaşlarına yönelik doğrudan eylemde bulunur;
- İki hükümet düzeni arasında yasama ve yürütme yetkesi ile gelir kaynaklarının resmen bölüşümü;
- Bu bölüşümü tanımlayan yazılı bir anayasa; hükümet düzenlerinden biri, temel hükümleri tek yalı eylemle değiştiremez;
- İki hükümet düzeni arasında anayasal erklere ilişkin anlaşmazlıkları yargısal karara bağlamakla yetkili bir yüksek yargıçlar kurulu, genellikle bir yüksek mahkeme;
- Hükümetler arasında yönetsel ve siyasal karşılıklı etkileşim ve ilişkiyi kolaylaştırmak amacıyla kurulan özgül süreç ve kurumlar;
- Merkezi siyasa yapı sürecinde bölgesel azınlık ve toplulukların çıkarlarının dikkate alınmasını ve genel çıkarlarla uyuşturulmasını güvence altına almak kaygısıyla tasarlanmış, iki kameralı yasama organını da içeren merkezi kurumlar.
- Federasyonları oluşturan eyaletlerin (ABD'de devletler, İsviçre'de kantonlar) sayısı, göreli büyüklüğü ve varsıllığı;
- İki hükümet düzenine tanınan özgül yetki alanları ve gelirleri;
- Anayasanın bölge hükümetlerine, merkezi yasamanın önemli alanları için ne derecede yönetsel sorumluluk tanıdığı (Almanya, İsviçre ve Hindistan en kayda değer örneklerdir);
- Hükümet kaynaklarını sorumluluklarla dengelemek ve bölgeler arası eşitsizlikleri azaltmak amacıyla devreye sokulan mali uyum örüntü ya da tarzları;
- Yasamanın anayasallığını denetlemek açısından bir yüksek mahkeme, uzmanlaşmış anayasa mahkemesi (İsviçre) ya da referanduma başvurulması;
- Hükümetler arası danışma ve işbirliğini kolaylaştırıcı özgül kurum ve süreçler;
- Yürütme (ABD'de başkanlık), ikinci meclis (ABD'de Senato), bürokrasi ve düzenleyici kurumlar gibi merkezi siyasa belirleme kurumlarında bölgesel temsilin sağlanmasına yönelik hükümler.
Bogdanor, Vernon. 1999. Blackwell'in Siyaset Bilimi Ansiklopedisi. İstanbul: Ümit Yay.
-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder