Cuma, Mayıs 21, 2010

Eski Kırık Bardaklar'dan

-
...

işte bu ellerimle yalnızım bu inanmazsan bak
bu saçlarımla bu iyi giyimlerimle paralarımla
sen varsın ya sen çoğu kez yetmiyorsun
uzakta mısın sen misin söylemiyorsun
bakışın mı eksik dudakların mı anlamıyorum


...


Turgut Uyar

-

Pazartesi, Mayıs 17, 2010

Uyar Şekilli Şiirde Pazar Günleri Telaşı

-
pazar günlerinin telaşını sen aldın karnımdan
buz gibi odalarım senin hasretinle ısındı
belki sabah görürüm fikriyle keyiflendim
güldüm güleç oldum söyledim muhabbet kurdum
teşne leblerimde meme bulmuş bebek sevinci
sen oldun zalım obamızın soylu şamanı
anneme aldığım hediyeler güzelleşti birden
dedem korkud’un buğulu sesi musa’nın denizi
yalnız bir dolmuş seferinin motor gürültüsü
seninle güzel vallahi cudi dağının inanmışı
şu elini ver hele bak işte bu karadeniz bizim
ötenin stepleri akdenizin mavisi göğün kızılı
sevişmek bizim obamızı dergah etti aygız
dergahımızı şehir şehrimizi devletüsaşk
beraber oturur belki nuhundramını yazarız
fakruzaruretin birikmiş faturalarını öder
dağlara gideriz sonra uzun ateşler yakmaya
uçar mıyız bilmem ben bilmem allah bilir
ama kelepçeler yapalım ona söz ver onu sev
bileklerimiz dinlensin demirin namertliğinden

-

Salı, Mayıs 11, 2010

Mavi Gök Orda Mı

-


bakıyorsun kuşlar
hazır
sokak lambaları yanık unutulmuş
bir kadıköy vapuru hınca hınç insan
çok geçmeyecek
martılar beyhude turlar atacak
kıyılar lağım konserve kutuları
mısır koçanları

sevgi aranabilir yine
korkusuzca say koskoca kederlerini
bir kuyu bulunabilir

aklımdan çıkmıyorsun
sen hala dizüstü
bunca anıyı besleyerek
sokaklarda avaz avaz konuşarak kendi kendinle
mektupları öpebilirsin kırmızı dudaklarınla
görür gibi olarak açıp baktığımı
bense şöyle diyorum:
buradan bir acı kanamış boyuna

kuşlar hazır
öncü havalanmak üzre
şehri gelen bir mevsime bırakıyorlar
o vapur hala hınca hınç
kimbilir herbiri hangi dünyaya sağır
çok geçmez aradan

kadınlar kapı önlerinde
ellerinde meşalelerle
aydınlatırlar gelip geçen erkek suratları
yorgun bir sarıyla ben de
geçeceğim önlerinden

aklımdan çıkmıyorsun dedim
başka türlüsünü yorgunum anlatmaya
telefonlar yan hücrede çalışıyor
bense kurşunî bir dere
ağaçlar hayvanlar bile kaygılı
onu bir mersedesten indirdi kalçasına kadar açılarak
yapayaşlı bir rum kadın
herşeyde yanıp sönen bir kıyamet algısı
haydi koşayım diyorum belki dağılır
koşuyorum
sancağımda kendi rüzgarımla ölgün kıpırtılar
hayır daha sevgili daha sevimli değil
ne başka bir gün ne başka bir zaman

çok geçmeyecek aradan
şöyle diyeceğim:
bulutlar açmadı
mavi gök orda mı?


CZ

-